M.S. 183 yılında putperest Batı Romalıların baskısıyla Batı Roma’dan İstanbul’a, oradan da Bursa’ya gelen dini kavimlerin içerisinde olan ve adı Alex olarak tarihe geçen bir keşiş, sesen beş kişilik maiyetiyle birlikte Hıristiyanlığın öncüleri olarak İnkaya Köyü ve Misi Köyü’ne yerleşmiştir. İki kola ayrılan keşişler Keşiş Dağı olarak adlandırılan Uludağ’ın (Olympos) eteklerine yayılmışlardır. “Misi” kelimesinin kökeni de Misyalıların yurt olarak buraya yerleşmeleri ve misyonerlik merkezi olarak Misi’nin seçilmesinden gelmektedir.
Bugün Gümüştepe adıyla anılan yerleşimin eski adı “Misi”dir. Misi; Orhaneli yolu üzerinde, etrafı ormanlarla kaplı dört tepenin çevrelediği, eğimli arazi üzerine kurulu bir yerleşim yeridir. “Tarihin babası” olarak anılan Heredot’a göre M.Ö. 1816’da Trakya’dan Anadolu’ya geçen altı kavimden biri olan Mysi’ler burada “Misyalılar” olarak bilinen bir birlik kurmuşlardır. Bu kavim dünya tarihinde ilk kez batıdan doğuya geçen kavim olarak bilinir. Misyalılar bu bölgede; “Misipolis” (Misi-şimdiki Gümüştepe Mahallesi), “Misapoli” ve “Eşkel” isimli üç yerleşim kurmuşlardır.
Yörenin gizlenmeye elverişli bir boğaz niteliğinde olması keşişlerin burada yüzyıllarca güçlü bir misyonerlik örgütü kurmalarına yol açmıştır. Bu dönemde Misi’de bir konsül toplanarak üç kez yazılmış olan İncil’in ruhu araştırılmış ve Misipoli Manastırı’nda İncil tartışmaları yapılmıştır. Bu bilgiye dayanılarak; Misi’de anılan manastırda İncil’in bir nüshasının gömülü olduğuna inanılmaktadır. 1953 yılında manastırda kazı çalışmasına başlanmış ancak aynı yıllarda köye akın eden define avcıları ve tarihi eser yağmacıları tarafından manastır talan edilmiştir. Günümüzde ne yazık ki bu manastırdan eser kalmamıştır.
1316’da Orhan Gazi Hıristiyanlık merkezi olan Misi’yi alıp Bursa’yı kuşatma altına almak amacıyla burada ve Kestel’de birer kale yaptırmıştır. Bu dönemde Misi‘nin 10 yıl süreyle geçici başkent olduğu söylencelerde yer almaktadır, ancak bu tarih gerçekte pek bilinmemektedir. Sonra 1326’da Bursa’nın fethiyle birlikte Misi ikinci plana düşmüştür. Misi jeolojik özellikleri nedeniyle de her dönemde dikkat çekici bir yerleşim yeridir. Tarih boyunca güneyden kuzeye akan Nilüfer Çayı Bursa Ovası’nı ikiye bölmüş ve Batı’dan gelen yolcular, kervanlar meşhur İpek Yolu üzerinde bulunan Misi’den geçmişlerdir. Çünkü o dönemlerde oldukça güçlü bir akarsu olan Nilüfer Çayı, başka bir noktadan geçit vermemekte, bir tek Misi’de keskin bir dirsek yaparak, uzunluğu üç kilometre civarında olan bir boğazın içinde akmaktadır.